7 Aralık 2008 Pazar

turunsiyah.

bunu sanırım6 sonbahar önce yazdım.ama bugün okuyunca uzun bir aradan sonra bir sonbahar daha aynı şeyleri hissettiğimi ama tek fark olarak artık bu kadar güzel cümleler kuramadığımı , kelimeleri bulamadığımı farkettim.aynı çocuklukta , ve bazen aynı çaresizlikte.

sanırım gerçekten özel bir sonbahardı...
bu da özeti olsun.


-----------------------------------------------------


gözlerim turuncuya aç..
bir şeyler var..özlemlerinde ötesinde..yanındayken bile uzak olmak..üşümüş ellerim..kim farkındaki..

gözlerimi her çevirdiğimde kaçan bir şeyler...uzak...

öyle uzaaaakki..

bazen ; kimse olmasa..gece benim olsa..ve sokaklarda şarkı söyleye söyleye dolaşsam,uyandırmasa ya kimse beni sızdığım o merdiven altında...

aklımı kaybetsem bir süre..karşıma çıkan herkese sarılsam..içimde biriken özlemleri hediye etsem o ufacık kalplere..sonra ruhuma baksalar,
kaçsalar...

uyuduğumda biri seyretse hep beni..öle anlamsız baksaki suratıma,tüm anlamımı alsa istemeden..aniden...

"turuncumudur gerçekten ufuk çizgisi...turunsiyah mıdır arkası...?"

...

rengarenk yağmurda,buğulu camdan sokağı izleyen ufak bir çocuk gibi hissetsem ve dinlesem tüm yaşamı..
ıslak sokaktan sallanarak geçen kendini rüzgara vermiş sapsarı bir yaprağın ruhu olsam...

mutlu olsam....

"zamansız gelen ölümlerim var benim..."
ve ölüm herkesin görmesi gereken bir düş ise,uyku tanrı mıdır......?
...

bulutlar söylese hep bana önceden , ne zaman yağmur yağacağını..ve ben dans ayakkabılarımı hazırlasam bir kenara..rüzgar sarılsa belime ve anlamsız bir dans olsak gözlerde...

düşlerim söyleseler ne zaman gelecekler ve ne zaman gidecekler...
ve ben içine girmeye çalıştığım masalları bir deftere yazsam sonra anlatsam herkese..

düşler gelirken pencereden...
ve giderken...

ben hep
gitsem,

gelmesem....



p.e.
00.00.0000 00:00

Hiç yorum yok: